14 Eylül 2025

MURAT GÖĞEBAKAN

“Vurgunum” dedikçe yürekler yanar

Sevenin gözünden sel gibi akar

Adını duyanlar hüzünle anar

Bir aşkın izleri kaldı bizlerde


Kanseri yenerek hayata durdu

Bir umut türküsü gönüller kurdu

Ama bir ihanet kalbini vurdu

Bir derin yarası kaldı bizlerde


İsyanı olmayan, dertli bir kuldu

Her sözü gönüle şifa olurdu

Acının bağrında yine gülürdü

Bir sabır duası kaldı bizlerde


Dostunu kırmazdı, düşkünü tutar

Sevenin gönlünü sevdayla yutar

Şarkılar kalplere umutlar katar

Bir ince yolcusu kaldı bizlerde


İhanet yarası en büyük yara

Düşürdü kalbini ateşten dara

Bir resim hatıra astık duvara

Bir acı hatıra kaldı bizlerde


KARA TOPRAK

Nice can bağlandı koynuna geldi

Kimisi huzuru, kimisi derdi

Ömrünün sonunda mezara girdi

Kara toprak beni incitir misin


Ay ışığı düşse koynuna gece

Gizli sırların mı açılır hece

Kefene sarılıp bende gelince

Kara toprak beni incitir misin


Nice padişahı bağrına aldın

Nice sultanları sessizce sardın

Gelen her misafire aynı mı baktın

Kara toprak beni incitir misin


Gökte yıldız gibi yanıp söneni

Düşen bir yaprağı, akan selini

Gizlice saklarsın her bir izini

Kara toprak beni incitir misin


Bilir misin sende bu Ramazanı

Yorgun kalplerini, gamla yananı

Sararsın bağrına garip insanı

Kara toprak beni incitir misin


13 Eylül 2025

CİMRİNİN EKMEĞİ

 

Misafir gelse de kapıyı kapar

Gönül sofrasını kapatıp sarar

Ne tatlı söz eder, ne de can arar

Cimrinin ekmeği zehirdir dostum


Gözleri doymaz ki, gözü tok olmaz

Bir çuval altını yine yetmez az

Vicdansız kalbine merhamet sığmaz

Cimrinin ekmeği zehirdir dostum


Gözünü hırs bürür, yolunu şaşar

Hak yolundan çıkar, gönlüne taşar

Sonunda mezarda yalnız baş yaşar

Cimrinin ekmeği zehirdir dostum


Ey insan aç gönül, paylaş bir lokma

Yetimi sevindir, fakiri yokla

Unutma mal kalmaz kimseye asla

Cimrinin ekmeği zehirdir dostum


Altınla mezara giremez insan

Malıyla kimseye kalmaz ki derman

Cömert olan gönül açılır her an

Cimrinin ekmeği zehirdir dostum





12 Eylül 2025

İNCİTME GÖNÜL


Bir gün gelir dostun kaybedersin

Bir gün gelir yolunda düşersin

Kime güvensen dert ile seversin

İncitme kimseyi incitme gönül


Yalan dünya aldanana dar olur

Gönül kırgın affedene yar olur

Kin tutanın ömrü heba, har olur

İncitme kimseyi incitme gönül


Her baharın sonu hazan değil mi

Her gönlün yükü zaman değil mi

Ömür denilen bu bir an değil mi

İncitme kimseyi incitme gönül


Sultan olsan ferman senden sorulmaz

Mal mülk ile dertler geri durulmaz

Affetmekle gönül gamdan yorulmaz

İncitme kimseyi incitme gönül


Ramazan kalbinde ateş bırakma

Sevgi varsa onu kalpden ayırma

Dostluğu kırana bırak darılma

İncitme kimseyi incitme gönül


KİME KALMIŞ DÜNYA

Baharda açılan goncalar solar

Gecenin koynunda yıldızlar donar

Her yeni gün biter, güneş de batar

Kime kalmış dünya sana mı kalır


Tahtına güvenme han ile beyler

Nice padişahı aldı bu yerler

Kabrin taşlarını örter seherler

Kime kalmış dünya sana mı kalır


Servetin var ise hepsi bir hayal

Malını götüren olmadı misal

Son durağın olur toprakla vefal

Kime kalmış dünya sana mı kalır


Gençliğe aldanma hızla tükenir

Her soluk insana bir gün söylenir

Vakit geldiğinde defter kapanır

Kime kalmış dünya sana mı kalır


Nice yiğit geçti meydan kurmadan

Nice alim göçtü sözün yormadan

Kimse duramadı vakti sormadan

Kime kalmış dünya sana mı kalır


11 Eylül 2025

YALANCI DOSTLUK


Güler yüzle gelir gönül çalarsa

Bir tatlı söz ile kalbe dolarsa

Kötü günde senden gizli kalırsa

Yalancı dostluğu yıkar ömrünü


Gerçek dost arayan sabırla bulur

Yalancı dost ile kalbini yorur

Hakikat ateşi bir gün kavurur

Yalancı dostluğu yıkar ömrünü


Güzel günde vardır, dertte görünmez

Sen yanarken ateş, ona sürünmez

Kalbine hançeri vurur bölünmez

Yalancı dostluğu yıkar ömrünü


Her sözünde zehir gizli bulunur

Bir menfaat varsa yanında durur

Gerisi yalandır, sevgisi kurur

Yalancı dostluğu yıkar ömrünü


İkili yüz ile hayat sürdürür

Biri güler, biri arkanda küfür

Kalpte iz bırakır, gönlü çürütür

Yalancı dostluğu yıkar ömrünü


Bir çıkar uğruna yolunu bozar

İçten sevdiğini sanırsın yazar

Hakikat gelince dostluğu azar

Yalancı dostluğu yıkar ömrünü





20 Ağustos 2025

AĞLAMA SUS ARTIK

Ağlama yüreğim, yeter sus artık

Bir gün olur,

Bu yangın da söner.


Ağlama kalemim, yeter sus artık

Kâğıtlar,

Gözyaşını taşıyamıyor artık.


Ağlama gözlerim, yeter sus artık

Karanlığa bakma öyle derin,

Her karanlığın arkasında

Işığa açılan bir kapı var.


Sus ey yarınım,

Gözyaşınla değil

Umutlarınla konuş bana.


Çünkü biliyorum,

Ne kadar kırık olsam da

Her acının ardından

Yeniden doğmayı öğreniyor insan


14 Ağustos 2025

MEDET ARAMA

İyi mi aranız, anlaşma var mı

İnsana kendinden yakını var mı

Söyle de anlatsın, bir sorun var mı

Sor kendi aranı, medet arama


Acı günlerinde düşman çok olur

Görmezsin gündüzü, hep gece olur

Bekleme kimseyi, tuz basan olur

Sar kendi yaranı, medet arama


Yıkarlar başına dünyayı senin

Düşmanın daha çok, unutma senin

Yaşa bu hayatı, bu hayat senin

Kur kendi dünyanı, medet arama


Çıkarı olmayan eder mi yardım

Boşuna bekleyip bekleme yardım

Kan terin dökülse isteme yardım

Yor kendi canını, medet arama

12 Ağustos 2025

YAZLARA KÜSTÜM

Çektiğim bu sevda sırdımda yükmüş

Açmıyor güllerim boynunu bükmüş

Sararıpda solmuş yaprağı dökmüş

Bahara ve kışa yazlara küstüm


Anladım bu dünya bana çok darmış

Kanayan yaramı acılar sarmış

Benim kaderimde sürünmek varmış

Uçan her bir kuşa kazlara küstüm


Bir yudum içince kandım suyuna

Akıllandım artık gelmem oyuna

Şiirler yazamam selvi boyuna

Cilveye bakışa nazlara küstüm


Bir başkası tutmuş yârin elini

Ben sarmadan sarmış ince belini

İndirdim duvardan kırdım telini

Davula nağraşa sazlara küstüm

10 Ağustos 2025

UNUT ARTIK SENDE UNUT

Yaşadın acı sevdayı

Yıktın başına dünyayı

Kapat bitsin o sayfayı

Unut artık sende unut


Gerçeklerin farkına var

Aranınız var bir duvar

Zannetme ki seni duyar

Unut artık sende unut


Sazın sussun kopsun telin

Telli duvaklı bir gelin

Düğün yapmış olmuş elin

Unut artık sende unut


Gönül sofrasını serme

Aşk bağına diken germe

Görsen bile selam verme

Unut artık sende unut


Ramazan bu acı neden

Dökülmesin yaşlar gözden

Çoktan gitmiş giden zaten

Unut artık sende unut


05 Ağustos 2025

OLAMAM SENSİZ

Ellere yâr olmuş olmuşsun gelin

Aklımdan gitmiyor ela gözlerin

Bir soran olursa var mı dileğin

Mutluluk dileme olamam sensiz


Aşkıma karşılık vermedin değer

Aşkına tutuşup yanmışım meğer

Olursa düğünüm gelirsen eğer

Mutluluk dileme olamam sensiz


Ol desen olurdum kapında köle

Kim sever ben gibi kim sever söyle

Karşıma çıkarsan gelince köye

Mutluluk dileme olamam sensiz


Başkası yâr etti sana kendini

Dilerim mutlu ol üzmesin seni

Bırak ben yanayım düşünme beni

Mutluluk dileme olamam sensiz


MURAT GÖĞEBAKAN

“Vurgunum” dedikçe yürekler yanar Sevenin gözünden sel gibi akar Adını duyanlar hüzünle anar Bir aşkın izleri kaldı bizlerde Kanseri yenerek...